Yaklaşık 1,5 yıl önce tanışmıştık. İlk göz ağrımdı. Bir bebeğe nasıl bakılırsa ben de ona öyle bakıyordum. Asla boşa kullanmazdım. Rutin işler için, emektar arkadaşım vardı. Bebeğimle sadece önemli işleri yapardık, boşuna da asla yormazdım. Ama sen gel görki sakınan göze çöp batar. Bir gece ansızın çalışmadığını farkettim. Tak-çıkar olmuyor. Sonra bilgisayarı bir yeniden başlatayım dedim. Benimkisi boşa ümitti biliyordum, çünkü XP onu tanıyordu ve mekanik bir sorun olduğu aşikardı. Ama ümit işte. Sonra acı gerçeği kabullendim ve bir köşeye çekilip ağladım... (burası yalan, ama cümleyi çok güzel tamamladı)
Bir kaç gün aramızda soğuk rüzgarlar esti. Ama baba yüreği, dayanamadım. Tuttum elinden ve iyileşmesi için en yakın (!) PHILIPS sağlık merkezine götürmeye karar verdim. İlk iş telefona sarıldım ve merkezi aradım.
-Ben: Bana çabuk başhekimi bağlayın.
-Operatör: Başhekim şu an ameliyatta, ben sizi aktarayım.
Az bir beklemeden sonra...
-Operatör: Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim.
-Ben: Bebeğim, çok hasta. Kayışdağı'ndan geleceğim, yerinizi tam olarak söyleyebilir misiniz?
-Operatör: Nereden geleceksiniz?
-Ben: Kayışdağı/Kadıköy.
-Operatör: Size Pendik, Maltepe yakın mı?
-Ben: Hayır, Kadosan sanayi sitesi daha yakın. Zaten en başta da beni bu yüzden size aktardılar. Bana yerinizi söyleyin, çabuk! Tam olarak yeriniz nerde?
-Operatör: (Adresi anlattı)
Aldığım gibi bebeğimi yollara düştük. Kadosanı duymuştum ama hiç gitmemiştim. Sözüm ona en yakın yer orasıydı. Hemen bir kaç arkadaşa sordum ve oraya nasıl gidileceğini öğrendim. Ama bendeki heyecan aramak bitmiyor. Otobüs durağında beklerken -bir yandan bebeğim ağır hasta- gelen 19E otobüsüne bindim. Biliyordum, yakınlarından geçiyordu. Şoföre sordum:
-Ben: Kadosan'ın yakınından geçiyorsunuz, değil mi? Yani ordan başka bir arabaya biner giderim ben.
-Şoför: Evet, gel. Ordan binersin.
Az gittik, uz gititk dere tepe düz gittik. Sonunda şoför inmemi söyledi. İndiğim yer İmes sanayisinin sonuydu. Ordaki bir kişiye buradan Kadosan'a araba olup olmadığını sordum. Adam yok, buradan ulaşım aracı geçmez diyince gözüm döndü. Şoför beni 1,3 YTL kazanmak için kandırmıştı. Etrafıma bakıyorum sürekli ağır yük araçları geçiyor, bir iki tane de dolu taksi. Otostop mu yapsam acaba? Yok ama hiç yapmadım, o yüzden de tırstım. Topuklara kuvvet diyip başladım yürümeye. Sıcak bir yandan oruçlu olmak bir yandan, sanayinin tozu dumanı da cabası. En sonunda kilometrelerce yol yürüdüm ve hedefe vardım. Evet karşımdaydı, ışıl ışıl parlayan PHILIPS sağlık merkezi (sosyal tesisler binasında). İçeri girdiğimde sekreter olan genç bir kız: (yaşıtız, belli)
-Sekreter: Hoş geldiniz, sorun nedir?, dedi.
-Ben: Bebeğim, bebeğim çok hasta. Acil yatırılması gerek.
-Sekreter: Ama bizim burada bebek yoğun bakım odası yok. Mecidiyeköy PHILIPS sağlık merkezi bakıyor.
-Ben: Ama beni merkez buraya yönlendirdi. Üstelik bebeğimin hasta olduğunu da söyledim. Hem Mecidiköye gidene kadar bebeğim ölür.
-Sekreter: "Bu merkezde ne olsa bize gönderiyor." Tamam biz oraya göndeririz. İyileştikten sonra siz buradan alırsınız.
Oraya nasıl ulaştığımı anlattıktan sonra geri dönüşte bir araç olup olmadığını sordum. Bana diğer kapının önünden (ben diğer uçtaki kapıdan giriş yapmıştım) saat başı (!) otobüs kalktığını ve ordan Dudullu'ya gidebileceğimi söyledi. Böylece Dudullu'dan minibüse binip eve rahatça gidebilecektim.
Çok şanslıydım, saat başına 10 dakika vardı. Bebeğim ile vedalaştıktan sonra otobüs durağına topukladım. Az sonra da otobüs geldi. Otobüs geldi ama ne göreyim. Meğer bizim ordan geçen 19ES. O anda içimden 19E şoförüne güzel küfürler ettim. Çünkü benim bindiğim yerden beni indirdiği yere kadar olan güzergahtan 19ES'te geçiyordu ve birbirlerinden haberdar olmaması mümkün değil. Üstelik şoförler güzergahları çok ta iyi bilir.
Neyse artık bir badireyi atlatmıştım. Bebeğimi hastaneye yatırmış, eve tek otobüs ile sorunsuz gitmenin yolunu öğrenmiştim. Artık tek sorun beklemek.
Bebeğime gelince; o benim en önemli yedeklemelerde görev almış silah arkadaşım. Kendisi PHILIPS 1628K DVD-RW :-) Onunla daha çok görev alacağız. Bu arada Volkan (Volkan Alabaz), bebeğim gelsin bir, söz o programı sana yollayacağım :-)
Bir kaç gün aramızda soğuk rüzgarlar esti. Ama baba yüreği, dayanamadım. Tuttum elinden ve iyileşmesi için en yakın (!) PHILIPS sağlık merkezine götürmeye karar verdim. İlk iş telefona sarıldım ve merkezi aradım.
-Ben: Bana çabuk başhekimi bağlayın.
-Operatör: Başhekim şu an ameliyatta, ben sizi aktarayım.
Az bir beklemeden sonra...
-Operatör: Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim.
-Ben: Bebeğim, çok hasta. Kayışdağı'ndan geleceğim, yerinizi tam olarak söyleyebilir misiniz?
-Operatör: Nereden geleceksiniz?
-Ben: Kayışdağı/Kadıköy.
-Operatör: Size Pendik, Maltepe yakın mı?
-Ben: Hayır, Kadosan sanayi sitesi daha yakın. Zaten en başta da beni bu yüzden size aktardılar. Bana yerinizi söyleyin, çabuk! Tam olarak yeriniz nerde?
-Operatör: (Adresi anlattı)
Aldığım gibi bebeğimi yollara düştük. Kadosanı duymuştum ama hiç gitmemiştim. Sözüm ona en yakın yer orasıydı. Hemen bir kaç arkadaşa sordum ve oraya nasıl gidileceğini öğrendim. Ama bendeki heyecan aramak bitmiyor. Otobüs durağında beklerken -bir yandan bebeğim ağır hasta- gelen 19E otobüsüne bindim. Biliyordum, yakınlarından geçiyordu. Şoföre sordum:
-Ben: Kadosan'ın yakınından geçiyorsunuz, değil mi? Yani ordan başka bir arabaya biner giderim ben.
-Şoför: Evet, gel. Ordan binersin.
Az gittik, uz gititk dere tepe düz gittik. Sonunda şoför inmemi söyledi. İndiğim yer İmes sanayisinin sonuydu. Ordaki bir kişiye buradan Kadosan'a araba olup olmadığını sordum. Adam yok, buradan ulaşım aracı geçmez diyince gözüm döndü. Şoför beni 1,3 YTL kazanmak için kandırmıştı. Etrafıma bakıyorum sürekli ağır yük araçları geçiyor, bir iki tane de dolu taksi. Otostop mu yapsam acaba? Yok ama hiç yapmadım, o yüzden de tırstım. Topuklara kuvvet diyip başladım yürümeye. Sıcak bir yandan oruçlu olmak bir yandan, sanayinin tozu dumanı da cabası. En sonunda kilometrelerce yol yürüdüm ve hedefe vardım. Evet karşımdaydı, ışıl ışıl parlayan PHILIPS sağlık merkezi (sosyal tesisler binasında). İçeri girdiğimde sekreter olan genç bir kız: (yaşıtız, belli)
-Sekreter: Hoş geldiniz, sorun nedir?, dedi.
-Ben: Bebeğim, bebeğim çok hasta. Acil yatırılması gerek.
-Sekreter: Ama bizim burada bebek yoğun bakım odası yok. Mecidiyeköy PHILIPS sağlık merkezi bakıyor.
-Ben: Ama beni merkez buraya yönlendirdi. Üstelik bebeğimin hasta olduğunu da söyledim. Hem Mecidiköye gidene kadar bebeğim ölür.
-Sekreter: "Bu merkezde ne olsa bize gönderiyor." Tamam biz oraya göndeririz. İyileştikten sonra siz buradan alırsınız.
Oraya nasıl ulaştığımı anlattıktan sonra geri dönüşte bir araç olup olmadığını sordum. Bana diğer kapının önünden (ben diğer uçtaki kapıdan giriş yapmıştım) saat başı (!) otobüs kalktığını ve ordan Dudullu'ya gidebileceğimi söyledi. Böylece Dudullu'dan minibüse binip eve rahatça gidebilecektim.
Çok şanslıydım, saat başına 10 dakika vardı. Bebeğim ile vedalaştıktan sonra otobüs durağına topukladım. Az sonra da otobüs geldi. Otobüs geldi ama ne göreyim. Meğer bizim ordan geçen 19ES. O anda içimden 19E şoförüne güzel küfürler ettim. Çünkü benim bindiğim yerden beni indirdiği yere kadar olan güzergahtan 19ES'te geçiyordu ve birbirlerinden haberdar olmaması mümkün değil. Üstelik şoförler güzergahları çok ta iyi bilir.
Neyse artık bir badireyi atlatmıştım. Bebeğimi hastaneye yatırmış, eve tek otobüs ile sorunsuz gitmenin yolunu öğrenmiştim. Artık tek sorun beklemek.
Bebeğime gelince; o benim en önemli yedeklemelerde görev almış silah arkadaşım. Kendisi PHILIPS 1628K DVD-RW :-) Onunla daha çok görev alacağız. Bu arada Volkan (Volkan Alabaz), bebeğim gelsin bir, söz o programı sana yollayacağım :-)
amma kıymetli bebeğin varmış Erhan :P
YanıtlaSilYazıya başlarken böyle başlamamıştım ama baktım bir kaç cümlem böyle geçti. Sonra da böyle çok daha eğlenceli olacağını düşündüm :-))
YanıtlaSilO acı dolu zor anlarını yaşarken bende diğer bir uçta bebeğinin haykırışlarını duyuyordum. Yüreğim daha fazla dayanamadı ve msn kapatmak zorunda kaldım. Çünkü ben kan görmeye dayanamam. Umarım en kısa sürede bebeğin eski sağlığına kavuşur ki eğer Türkiye’deki doktorlar gerekli tedaviyi uygulayamazsa lütfen çekinmeden söyle ben hemen bir helikopter göndereyim ve Almanya’da tedaviye aldıralım hiç çekinmeden lütfen söyle:)).
YanıtlaSiliçim parçalandı ya :)
YanıtlaSil