Bu aralar sıkça sosyal içerikli yazılar yazıp, içimdekileri dökme fırsatı yakalıyorum. Fırsat diyorum, çünkü her içimden geleni buraya yazmıyorum. Kafamda oluşturduğum sınır çizgileri içinde kalmaya çalıştığım için bazen iki arada bir derede kalabiliyorum. Hakkında konuşacağım konu da bunlardan biri.
Bu sabah, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK bir televizyon kanalına konuk olarak katıldı. Yapılan röportajda, ÖSS'nin kolay veya zor olmasının bir şeyi değiştirmeyeceğini, her seferinde aynı sayıda öğrencinin bir yerlere yerleşeceğini söylüyordu. Bu konu da kendisi tamamen haklı olsa da hükümet planlarında yer alan kademeli sınavı savunarak kendisi ile ters düştüğüne inanıyorum..
Öncelikle sınavın zor veya kolay olmasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceği fikrini somutlaştıralım. Sınavımız bir sıralama sınavı olduğu için herkes tam puan alsa bile sadece kontejyan sınırları kadar kişi bir yerlere yerleştirilecek. Çünkü sınav belli bir sınırı aşan öğrenciyi başarılı saymıyor, sadece belli bir sınırı geçen öğrenciye tercih yapma hakkı veriyor. Sınavda herkes tam puan alsa bile en son çare olarak yaşlarına göre sıralanıyorlar. En küçük yaşta olan kişi en başarılı olarak sayılıyor.
Şimdi kademeli sınavı tartışalım. Kademeli sınav ilk söylendiğinde bana mantıklı gelmişti. Evet, daha adeletli ve insanların performanslarını gösterebilmesi için daha uygun bir ortam oluşacak. Ancak ne olursa olsun yine kontejyan sınırı kadar kişi bir yerlere yerleştirilecek. Farkındaysanız yine başa döndük!
Hadi gelin sınavı 10 saat yapalım, hatta kitap defter açık olsun :)
Bu olayın dershane boyutu da varki hiç girmeyelim. Sözde dershaneye bağımlılık azaltılmak istense de tam tersi etki yaratılıyor. Önceden son sene dersaneye giden bir öğrenci şimdi her sene gidecek.
Gördüğünüz gibi Türkiye'de yüksek öğretim felç olmuş durumda. Birçok sorun var. Her isteyen bir yüksek öğretim kurumuna yerleştirilse ciddi anlamda kalite sorunu oluşacak, bunun da farkında olmalıyız. Buna en güzel örnek önlisans programlarıdır. Önlisans programlarında görevli olan eğitimciler dile getiriyor bunu.
Uzun sözün kısası, çözüm vaadi ile gelen her siyasetçiye, bilim adamına, provakatöre inanmamak gerek. Bir şekilde bu kadar insan elenmek zorunda. Kademeli sınavın bu elemeyi daha adeletli yapacağına yürekten inanıyorum. Ancak sanki herkes bir yere daha rahat yerleşebilecekmiş gibi, sanki yüksek öğretim hakkı kazanacak kişi sayısı artacakmış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. İşte bu yapılan hareket tamamiyle halkı uyutmaya yöneliktir.
Bu sabah, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK bir televizyon kanalına konuk olarak katıldı. Yapılan röportajda, ÖSS'nin kolay veya zor olmasının bir şeyi değiştirmeyeceğini, her seferinde aynı sayıda öğrencinin bir yerlere yerleşeceğini söylüyordu. Bu konu da kendisi tamamen haklı olsa da hükümet planlarında yer alan kademeli sınavı savunarak kendisi ile ters düştüğüne inanıyorum..
Öncelikle sınavın zor veya kolay olmasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceği fikrini somutlaştıralım. Sınavımız bir sıralama sınavı olduğu için herkes tam puan alsa bile sadece kontejyan sınırları kadar kişi bir yerlere yerleştirilecek. Çünkü sınav belli bir sınırı aşan öğrenciyi başarılı saymıyor, sadece belli bir sınırı geçen öğrenciye tercih yapma hakkı veriyor. Sınavda herkes tam puan alsa bile en son çare olarak yaşlarına göre sıralanıyorlar. En küçük yaşta olan kişi en başarılı olarak sayılıyor.
Şimdi kademeli sınavı tartışalım. Kademeli sınav ilk söylendiğinde bana mantıklı gelmişti. Evet, daha adeletli ve insanların performanslarını gösterebilmesi için daha uygun bir ortam oluşacak. Ancak ne olursa olsun yine kontejyan sınırı kadar kişi bir yerlere yerleştirilecek. Farkındaysanız yine başa döndük!
Hadi gelin sınavı 10 saat yapalım, hatta kitap defter açık olsun :)
Bu olayın dershane boyutu da varki hiç girmeyelim. Sözde dershaneye bağımlılık azaltılmak istense de tam tersi etki yaratılıyor. Önceden son sene dersaneye giden bir öğrenci şimdi her sene gidecek.
Gördüğünüz gibi Türkiye'de yüksek öğretim felç olmuş durumda. Birçok sorun var. Her isteyen bir yüksek öğretim kurumuna yerleştirilse ciddi anlamda kalite sorunu oluşacak, bunun da farkında olmalıyız. Buna en güzel örnek önlisans programlarıdır. Önlisans programlarında görevli olan eğitimciler dile getiriyor bunu.
Uzun sözün kısası, çözüm vaadi ile gelen her siyasetçiye, bilim adamına, provakatöre inanmamak gerek. Bir şekilde bu kadar insan elenmek zorunda. Kademeli sınavın bu elemeyi daha adeletli yapacağına yürekten inanıyorum. Ancak sanki herkes bir yere daha rahat yerleşebilecekmiş gibi, sanki yüksek öğretim hakkı kazanacak kişi sayısı artacakmış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. İşte bu yapılan hareket tamamiyle halkı uyutmaya yöneliktir.
Zaten bu Türkiyede sürekli "eğitim şart" deniyor ama eğitimi veren yokki... her başa gelicek olan bu sorunu koz olarak kullanıyo bu da ayrı bir sorun
YanıtlaSilmafiamax arada bir böyle güncel konulara değinmen hoşuma gidiyor.Ne o öyle Sürekli internet. kafa yoruyo valla :)
YanıtlaSil@Alper ne yaptıysam kendimi tutamadım :) İyi de oldu, rahatladım.
YanıtlaSilBu sene sınava giren yaklaşık 1,5 milyon kişi olduğu söyleniyor. Üç aşağı beş yukarı 300 bin kişi üniversitelere yerleşecek. ÖSS ile sadece 300 bin kişiyi konuşuyoruz, geri kalan 1,2 milyon kişinin hali ne olacak diye de sorulmalı. Elbet birileri elenecek, herkese üniversite okuyacak değil. Ama bu eleme işi lisenin sonuna bırakılmamalı. Üniversiteye giremeyenler de düşünülmeli.
YanıtlaSilAylarca hatta yıllarca uğraşıp deli gibi sınava hazırlanırsın ardından sınava girersin. Zor bela üniversiteyi kazanırsın 3-5 sene takıntılı takıntısız okursun. Ardından mezun olursun ve işsiz kalırsın..
YanıtlaSilÖss sistemi değiştiği gibi başka şeylerinde sistemini değiştirmek lazım bu ülkede.
Bu ne biçim bir iştir anlamadım ben vallahi, hersene hersene değiştiriyorlar değiştiriyorlar... Habire değiştiriyorlar eğitim sistemini ama nafile her getirdileri öncekini aratıyor, daha Türkiye'de eğitim sisteminin oturduğunu düşünmüyorum rastgele eğitim görüyoruz, gelecek sene bende öss'ye girecem bakalım halimiz ne olacak neler değişecek neler...
YanıtlaSilsosyal içerikli yazıların beni tüketti adamım.iç hesaplaşmalara sürüklendim.odalarda ışıksızım.
YanıtlaSilHer genç üniversite okumalımı? Üniversiteden amaç meslek sahibi olup para kazanmakmıdır. Yoksa eğitim ve öğretimden pay alıp bireysel kültürünü arttırıp vatana, millete, ailene kendine faydalı olmak bu arada yeteneklerine uygun işlerde çalışıp geçimini sağlamakmı esastır.Düşünsenize çiftçilerimiz olmasa ne yapardık??.Yada özellikle büyük şehirlerde temizlik işlerini yapam yiğit insanlar olmasa ne yapardık?? Tamamı en az bir üniversite mezunu insanlardan oluşan bir toplum düşünün. İnşaat işlerinde çalışacak,çöpleri atacak,yediğimiz besinleri üretecek insanlar yok olmuş Yeni binalar üretilemiyor,çöpler dağ olmuş ve insanlar aç!! Ülkemizde zahmetsiz para kazanmanın yolu devlete çalışmaktan geçiyor.Üretim yapılabilecek sahalar açılmadan genç insanlara çalışma imkanları sağlanmadıktan sonra Üniversite bitirmakte işe yaramıyor.eğitimini tamamlayabilenlerde ya ülkesini terk edip başka milletlerin hizmetini görüyorlar yada kahredip diplomalı işçilik yapıyorlar. Bunların hepsi aldatmaca ve oyalama. Geleceğinizi çalıyorlar arkadaşlar !Bir gençliğin,bir toplumun bir ülkenin geleceğini.
YanıtlaSilSorun ülkede yatırım yapılmaması yada yatırımın az olması. Yatırım yapılmayınca herkes KPSS, ÖSS yığılıyor. Üniversite kapısında çok bekleyen varsa bence mutlaka sınav olmalı. Sınav olmazsa bilime darbe vururuz. Tabi sınavın şekli tartışılabilir. İnsanların bilgi düzeyini ölçmek için sınavdan başka bir yol malesef.
YanıtlaSil