Blog 7 Yaşından Gün Almış

Bir çoğunuz gibi, amatör bir ruhla ve plan yapmadan başladım blog yazmaya. İnsanın düşüncelerini milyonlara hızlı ve ücretsiz bir şekilde aktarmanın verdiği hazzı ilk gün ki gibi hatırlıyorum. Evrendeki yıldızlar gibiyiz bu dünyada. Işığı fazla olanlar farkındalık yaratabiliyor. Çoğumuz "sıradan" bir hayat yaşıyoruz. Gittikçe içine kapanan, depresyonun daha sık görüldüğü bir çağda, karşılıklı olmasa bile bir şekilde sesimizi duyurabilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. 6 yılı hep birlikte geride bıraktık.

Sıradan hayatlarımızda iş yaşamı oldukça büyük yer kaplıyor. İlk günlerdeki heyecanımı anımsıyorum da günün birinde, geriye baktığımda, yılın ilk yarısına kadar ancak 2 yazı yazdığımı göreceğim aklımın ucuna bile gelmezdi. Malesef yaşamak için çalışmakla çalışmak için yaşamak kavramını iyiden iyiye düşünmeye başladım. Profesyonel olarak ilk maaşımı aldığım zaman mutluluğumu sizlerle paylaşmıştım. O günden bugüne iki yıl geçti. Geçen zaman dilimi bir çok şeyi beraberinde getirirken bir çok şeyi de alıp götürdü. Hayat ne yazık ki karşılıksız değil. Önemli olan alışverişten memnun kalıp kalmadığınız. Yani tartının hangi tarafında olduğunuz önem kazanıyor. Bu konu da maalesef göreceli bir kavram. Konuya ne açıdan baktığınızla birebir alakalı.

Bugün, sağlık sorunum nedeniyle muayene oldum. Aylardır iş sebebiyle tedavisini ertelediğim kıl dönmesi şikayeti için gittim doktorlara. Yumurta kapıya dayandığında anlıyor insan; tedavi ERTELENMEZ. İş hayatında duygusallığın uzun vadede zarar getirdiği aşikar. Ne kadar profesyonelseniz o kadar mutlu olabilirsiniz. Buna inanmaya başladım. Benim gibi duyguyu ön planda tutan biri için kabullenmek zor geliyor.

Çok garip ama bu yazıyı yazmaya karar vermeden hemen önce, yani bir saat kadar önce, bugün yapmayı planladığım işi hiç değilse evden yapmaya hazırlanıyordum ki bloğumda bir şeye bakarken 6 yılın geride kaldığını, 7 yıldan gün aldığımızı farkettim. İş yoğunluğu sadece sağlık sorunlarını değil hayatı da unutturabiliyor.

Hayat ne kadar karamsar görünürse görünsün mutlu olabilecek bir neden bulmak çok zor değil. Fiziksel engeli sebebiyle karşıdan karşıya geçerken zorlanan birini görmeniz ne kadar çok şeye sahip olduğunuzu hatırlamanızı sağlıyor. Hırslarımızı ve arzularımızı dizginleyebildiğimiz sürece mutlu olabileceğimize inanıyorum. Dünya'nın sudan sonra en yaygın içeceğini üreten Coca Cola bu işi çoktan keşfetmiş: "Mutluluğa kapak aç" sloganıyla pazarlıyor ürünlerini :)

Lafı fazla uzatmadan... Aranızda İnşaat Mühendisliği bölümünü okumak isteyen veya okuyanlar mutlaka vardır. Bundan sonra ara ara meslekle ilgili yazılar da yazıp bazı fikirler vermeyi düşünüyorum. Sahi, Perşembe günü ameliyat olma ihtimalim var. Ameliyat olduktan sonra kıl dönmesi şikayeti ve tedavi süreci hakkında da yazı (sağlık hakkında yönlendirici yazı yazmamak gerektiğini çok iyi biliyorum. Bu sebepten dolayı sadece yaşadıklarımı anlatacağım) yazmayı düşünüyorum.

Yorumlar

  1. Hayat gittikçe daha fazla sorumluluk yüklüyor insansın omzuna. Haliyle stres ve yorgunluk da artıyor. Durum böyle olunca, insan kendine ayırabildiği az zamanda yazmak gibi emek isteyen uğraşılar yerine dinlenmeyi tercih ediyor. Benim bloga yazma sıklığım da her geçen yıl düşüyor. Sonunda gün gelecek ve son yazımızı yıllar öncesinde yazmış olacağız...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder